Zeytinlikleri madene açan yasa kabul edilmişti! TBMM önünde protesto: Tek bir maddesine bile geçit vermeyeceğiz

Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası Çalışma Grubu, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına imkan tanıyan kanun teklifine tepki göstererek TBMM önünde basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, "Bu yasa teklifi toprak gaspıdır. Bize 'Süper İzin Yasası' diye sundukları bu teklif, aslında bir talan fermanıdır. Biz bu yasa teklifinin bir tek maddesine bile geçit vermeyeceğiz" denildi.

AKP’li milletvekilleri tarafından sunulan ve zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasına olanak tanıyan yasa teklifi, Meclis Genel Kurulu’ndan geçmişti. Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası Çalışma Grubu, söz konusu kanun teklifine tepki göstererek TBMM Dikmen kapısı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Funda Öz Akcura, grup adına yaptığı açıklamada, "Bu topraklar, bir haritanın kenarına iliştirilmiş sınır çizgilerinden ibaret değil. Burası birlikte nefes aldığımız, gölgesinde serinlediğimiz, suyunu kana kana içtiğimiz bir yaşamın bütünüdür" ifadelerini kullandı.

"Ormanı, deresi, merası, sulak alanı, sit alanı, kıyısı, zeytinliği, merasıyla hep birlikte bir yaşam ağıdır burası" ifadelerini kullanan Akçura, iktidarın, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına imkan tanıyan yasayı 13 Haziran'da Meclise sunduğunu kaydederek "İktidar doğaya ve insana ait olan ne varsa şirketlere devretmenin yollarını arıyor. Yaşamı koruyan yasalar tek tek etkisiz hale getirilmek isteniyor" sözlerini sarf etti.

z-001.png

“ BU AÇIKÇA HALKIN MÜLKSÜZLEŞTİRİLMESİDİR”

Açıklamasının devamında, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin etkisiz hale getirildiğini; ormanların, sulak alanların, sit alanlarının ve koruma bölgelerinin maden ve enerji şirketlerinin kullanımına sunulduğu ifade eden Akçura, "Zeytinlikler kamulaştırma adı altında köylünün elinden alınıyor. Kaçak yatırımlar affediliyor, meralar tahsis ediliyor. Kamu yararı kılıfıyla şirketlerin çıkarı için halkın tapusu kağıt parçasına dönüşüyor. Yeni düzenlemeyle, kamulaştırma belgesi tapunun yerine geçiyor; mülk sahibi onay vermeden toprak el değiştiriyor. Bu, açıkça halkın mülksüzleştirilmesidir.” söyleminde bulundu.

Akçura, “Bu yasa teklifi yalnızca doğaya değil; adalete, eşit yurttaşlığa ve ortak geleceğimize saldırıdır. Toprak gasbıdır. Su hakkına el koymadır. Tarıma, hayvancılığa darbedir, halkın açlığa mahkum edilmesidir. Mülkiyetin alenen yok sayılmasıdır. Bize 'Süper İzin Yasası' diye sundukları bu teklif, aslında bir talan fermanıdır. Kimin için? Kimseye hesap vermeyen, ülkeyi kar hırsıyla yöneten az sayıda şirket için. Biz bu yasa teklifinin bir tek maddesine bile geçit vermeyeceğiz. Topraklarımızı, sularımızı, doğamızı, köylerimizi, yaşamı savunacağız." söyleminde bulundu.

z2-001.png

“AĞAÇLARIMIZ YOK OLUYOR, DAĞLARIMIZ YOK OLDU”

Balıkesir'in Gökçeyazı Köyü'nden gelen Raziye Yıldırım da vücuduna zeytin yaprakları yeleştirerek kanun teklifini protesto etti. Yıldırım, "Türkmen Dağımızda CVK Madenciliğe karşı savaşıyoruz. Ağaçlarımız yok oluyor, dağlarımız yok oldu. Siyanür havuzuyla bütün topraklarımız zehirlenecek. Bunun için mücadele ediyoruz üç senedir ama bir türlü bir şey elde edemiyoruz. Topraklarımızı vermek istemiyoruz, ağaçlarımızı kestirmek istemiyoruz" ifadelerini kullandı.

Rize İkizdere'de çevre mücadelesi veren ve Karıncalar grubu adına konuşan Aslı Kahraman, "Asla topraklarımızdan vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullanarak "Türkiye’nin her yerinden ses veriyoruz. Karadeniz’de Samsun’dan Artvin’e kadar sekiz bölgenin ortalama yüzde 87’si vahşi madenciliğe verilmek üzere. Karadeniz’in dağlarını, yaylalarını, tarım alanlarını, çaylıklarını, fındık arazilerini, geçim alanlarını, hayvancılığı ve dünyanın bildiği Anzer balının bulunduğu Anzer Köyü'ne maden getirmek üzereler. Bugün Karadenizin her yerinde tarım alanları, emek ve çiftçilik, dağlar ve ormanlar delik deşik olmak üzere. Topraklarımızı verdiğimiz zaman biz vatan sahibi olmuş oluyor muyuz? Toprak olmadan vatan olur mu? Toprak olmadan yaşam olur mu? Toprak olmadan bizler ve tüm canlılar yaşamını idame ettirebilir mi?" sözlerini sarf etti.

z3.png

“ARTIK SATMA SIRASI MEMLEKETİMİZE GELMİŞTİR”

Artvin Çevre Platformu adına konuşan bir vatandaş ise, "Ben Artvin’den, Cerrattepe'den, daha birkaç ay önce katledilen Reşit Kibar’ın ve Metin Lokumcu‘nun memleketinden yaşam alanı mücadelesi veren sizlere selam getirdim. AK Parti devleti siyasi olarak iktidarda kalabilmek için yeraltı ve yerüstü zenginliklerini bitirdi. Acemi kumarbaz gibi kaybettikçe satıyor. Artık satma sırası memleketimize gelmiştir. Bu girdaptan, toplu saldırıdan kurtulmanın tek yolu vardır; siyasi mücadelenin bir parçası olan bu mücadelenin ancak ve ancak birleşik ve devrimci mücadeleyle olabileceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Yapılan basın açıklamasına; CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli'nin yanı sıra, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın da arasında bulunduğu bazı milletvekilleri destek verdi. Açıklamanın sonrasında çevreciler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri grup başkanvekilleri ve milletvekilleri ile görüştü.

Kaynak:ANKA